25 Nisan 2011 Pazartesi

Bilişsel Öğrenme

Organizmanın algılama hatırlama düşünme gibi zihinsel yetileri aracılığıyla öğrenmesidir. Bu tür öğrenmenin ağırlık noktasını; bilgilerin biriktirilmesi ve işlenmesi ilkesi oluşturur. Bundan dolayı  bilişsel öğrenme; geçmiş yaşantılar sonucu olayların anlam değiştirmesi yada insan ve hayvanın geliştirdiği yaşantılar sonucu bilgiyi işleme tarzında meydana gelen değişiklik şeklinde tanımlanabilir. Örn: Kitap okuyarak, TV izleyerek yada bir olaya tanık olarak birçok şey öğrenilebilir.
Bilgiyi işleme kuramı ise, iki temel öğe üzerinde durmaktadır. Birincisi üç yapıdan oluşur; duyusal kayıt, kısa süreli bellek / çalışan bellek ve uzun süreli bellektir. İkincisi ise bilişsel süreçleri içerir. Bunlar içsel, zihinsel eylemlerdir ve bilginin bir yapıdan diğerine geçişini sağlarlar.

Birey her an çevresinden gelen uyarıcıların etkisi altındadır. Rüzgarın sesi, güneşin pırıltısı, egzoz dumanı, çiçeğin kokusu, yemeğin tadı gibi. Derslikte bir öğrenciyi düşünürsek, öğretmenin sesi, tepegöz saydamından tahtaya yansıyan yazılar, kitaptaki şema ve yazılar, diğer öğrencilerin fısıltıları, dışarıdan gelen sesler, sandalyeden gelen uyarıcı onu bombardımana tutar. Başka bir söylemle, dünya bilgi doludur. Sesler, kokular, tatlar, şekiller, sözcükler ve müzik v.b. Tüm bu uyarıcılar bilgiyi işleme sürecini başlatırlar.

Bilgiyi işleme kuramının birinci adımı bireyin duyu organları yolu ile çevreden gelen uyarıcıları almasıdır. Duyusal kayda gelen bilgilerin çoğu atılır ve bir kısmı da çok kısa bir süre tutularak algılanır. Duyular dikkat ve algı süreçleri aracılığı ile kısa süreli belleğe geçerler. Depolama yetikliği çok sınırlı olan kısa süreli bellek aynı zamanda çalışan aktif bellektir. Çünkü burada bilgi etkindir ve işlenir. Bilgi bazı süreçlerin yardımı ile uzun süreli belleğe geçer. Kimi eğitimciler; bilginin uzun süreli bellekte asla kaybolmadığına inanarak geri getirilememesinin, bilginin yanlış yerleştirilmesinden kaynaklandığına bağlamaktadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder