2 Mayıs 2011 Pazartesi

Öğretmen Andı

"Türkiye Cumhuriyeti anayasasına, Atatürk inkılâp ve ilkelerine, anayasada ifadesini bulan Türk milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma;

Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma;

Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma;

İnsan haklarına ve anayasanın temel ilkelerine dayanan millî, demokratik, lâik bir hukuk devleti olan

Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."

Gelişim

***Gelişimde bireyler arasında farklılıklar olup, belli davranışlar belli dönemlerde kazanılır.(parmak kasları gelişmeyen çocuk kalem tutamaz.) 
Havighurst’a göre yaşam dönemleri ve gelişim görevleri:
Bebeklik ve ilk çocukluk(0-6) yaş
Yürümeyi,
okumayı,
konuşmayı,
cinsiyet farkını,
doğru ve yanlışı ÖĞRENİR

Mustafa Akın'ın Almanya Gözlem ve İncelemeleri

Özlü Sözler 1

"En yakın arkadaşına bile şakaların hoş, sözlerin tatlı ve tavırların zarif olsun.
İnsanın kabası ısırgan köpek gibidir, herkes tarafından taşlanır!"


25 Nisan 2011 Pazartesi

Yard.Doç.Dr. Mustafa Akın Çalıştayda Konferans Verdi

 Yard. Doç. Dr. Mustafa Akın Valilik ve Erzincan Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen çalıştayda " Çağdaş Eğitimde Sınıf Öğretmenliği" konusunda konferans verdi. Belirli bir bölümünde karşılıklı soru cevap tarzında geçen çalıştaya ilgi büyüktü.

Çalıştay Fotoğrafları

Bilişsel Öğrenme

Organizmanın algılama hatırlama düşünme gibi zihinsel yetileri aracılığıyla öğrenmesidir. Bu tür öğrenmenin ağırlık noktasını; bilgilerin biriktirilmesi ve işlenmesi ilkesi oluşturur. Bundan dolayı  bilişsel öğrenme; geçmiş yaşantılar sonucu olayların anlam değiştirmesi yada insan ve hayvanın geliştirdiği yaşantılar sonucu bilgiyi işleme tarzında meydana gelen değişiklik şeklinde tanımlanabilir. Örn: Kitap okuyarak, TV izleyerek yada bir olaya tanık olarak birçok şey öğrenilebilir.
Bilgiyi işleme kuramı ise, iki temel öğe üzerinde durmaktadır. Birincisi üç yapıdan oluşur; duyusal kayıt, kısa süreli bellek / çalışan bellek ve uzun süreli bellektir. İkincisi ise bilişsel süreçleri içerir. Bunlar içsel, zihinsel eylemlerdir ve bilginin bir yapıdan diğerine geçişini sağlarlar.

Birey her an çevresinden gelen uyarıcıların etkisi altındadır. Rüzgarın sesi, güneşin pırıltısı, egzoz dumanı, çiçeğin kokusu, yemeğin tadı gibi. Derslikte bir öğrenciyi düşünürsek, öğretmenin sesi, tepegöz saydamından tahtaya yansıyan yazılar, kitaptaki şema ve yazılar, diğer öğrencilerin fısıltıları, dışarıdan gelen sesler, sandalyeden gelen uyarıcı onu bombardımana tutar. Başka bir söylemle, dünya bilgi doludur. Sesler, kokular, tatlar, şekiller, sözcükler ve müzik v.b. Tüm bu uyarıcılar bilgiyi işleme sürecini başlatırlar.

Bilgiyi işleme kuramının birinci adımı bireyin duyu organları yolu ile çevreden gelen uyarıcıları almasıdır. Duyusal kayda gelen bilgilerin çoğu atılır ve bir kısmı da çok kısa bir süre tutularak algılanır. Duyular dikkat ve algı süreçleri aracılığı ile kısa süreli belleğe geçerler. Depolama yetikliği çok sınırlı olan kısa süreli bellek aynı zamanda çalışan aktif bellektir. Çünkü burada bilgi etkindir ve işlenir. Bilgi bazı süreçlerin yardımı ile uzun süreli belleğe geçer. Kimi eğitimciler; bilginin uzun süreli bellekte asla kaybolmadığına inanarak geri getirilememesinin, bilginin yanlış yerleştirilmesinden kaynaklandığına bağlamaktadırlar.

Ulusal Hakemli Dergilerde Yayımlanan Makaleler

1.M. Akın, “Bilgisayar ve internet teknolojilerinden  Uygulama Alan Bilgisi Oluşturma Yönünde Yararlanma” (Erzincan Eğitim Fak.Uygulaması) Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı:5
2. M. Akın, “Erzincan Üniversitesi .Eğt. Fak. İle Ausburg Ün. Eğt. Fak. Arasındaki  Öğretmen Yetiştirme Uygulamasının Karşılaştırılması.  Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı:2, cilt:9, yıl:2007,sh: 159-166.
3. M. Akın, “Öğrenmede Motivasyonun Rolü” Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı:2
4. M. Akın,“Erzincan  Eğt. Fak. Sınıf öğrt. A.B.D Öğrencilerinin Bilgisayar ve İnt. Kullanım Düzeyi” Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı:3
5.M. Akın, “Sınav Kaygısının Öğrenci Başarısına Etkisi” Erzincan, Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı:1,cilt;8, yıl;2006. Sh:55-67
6. Çetin Ö.F, Uludağ E, Akın M,  Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi İle Almanya’nın Bavyera Eyaleti Ausburg Üniversitesi Eğitim Fakültesinin Okul Uygulamaları Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar, Erzincan Üniversitesi, Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, 9- 2,159–167, 2007.

28 Şubat 2011 Pazartesi

Okulun Yaşamdaki Yeri

 Kişinin hayatında önemli yere sahip olan okulların, hem fiziki yapıları hem de öğrenci başarı durumları ile ilgili değerlendirmeler, artık önemli tartışma konuları arasında yer almaktadır. Ailelerin sosyo-kültürel düzeyleri ve yaşam biçimleri, okullardaki eğitimi olumlu yada olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle eğitim ve öğretimde ki başarıyı; okul ve ailenin birlikte paylaşımı, birbirlerine açık olmaları gibi karşılıklı ve bilinçli tutumlar belirleyebilir. Böyle bir yaklaşımı ancak, çevreyle bütünleşen, çevreye açık ve çevresiyle uyum içerisinde olan bir okul gerçekleştirilebilir. Ne yazıktır ki, eğitim sistemimizin bu ilkeden giderek uzaklaşması okul-aile işbirliği bağlamında ve iletişimi noktasında birtakım kopukluklar oluşturmuştur. Okul aile işbirliğine gereken özeni göstermeyen eğitim kurumları; programları ve eğitim yöntemleri açısından, ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar, yapılan iyileştirme ve yeniliklere uyum sağlamada yetersiz kalabilmektedirler. Ülkemizde okur-yazarlık düzeyi halen istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Eğitim bir gönül işi olmalı, çocuk ve gençlerimizi olgunlaştırarak, onları her türlü hayat şartlarına hazırlıklı ve donanımlı bir duruma getirmelidir. Büyük önder M.K. Atatürk’ün ifadesiyle “eğitim; İnsanlığa hürmeti, millet ve memlekete sevgiyi, şerefi ve bağımsızlığı öğretmelidir.”
Okul, fiziki özellikleri, kültürel özellikleri, yapısal özellikleri ve  eğitimsel özellikleri  yönünden bir örgütler ve birlikler kurumudur. Toplumların kültürleşme süreci bakımından yaşadığı değişim, okullara duyulan ihtiyacı giderek arttırmış, okulların örgün eğitim kurumları düzeyine gelmesine neden olmuştur.
Eğitim karşılıklı bir etkileşim süreci olduğu halde, genç kuşakların ailelerinden beklentileri nedense çoğu yetişkinin gözünden kaçmaktadır. Ailenin eğitimdeki rolü ve önemi belirlenirken, hep ana-babaların beklentileri dile getirilmiş, çocukların umut ve beklentileri ise ikinci planda tutulmuştur.